Hayvanları sevmek benim için gerçek bir tutku. Bahçemde köpekler besledim, hatta evimin balkonunun altında annesiyle birlikte 12 yavru köpeğe de baktım. Ancak, maalesef, hayvan sevgisini farklı yaşayan insanların sorgulanması beni üzüyor. Herkesin hayvanlarla bağ kurma şekli farklı olabilir; kimisi bahçesinde veya odasında bakmayı tercih edebilir. Bu tercihler, kişinin hayvanlarla kurduğu bağın bir yansımasıdır ve her türlü saygıyı hak eder. Ancak, sokak köpekleriyle yaşamanın neden baskılandığını anlamak güç.
Sen Hayvanları Sever misin?
Elbette, sokak köpekleri bazen tehlike yaratabilir. Bir gün çocuklarımla eve dönerken önümüzü kesip saldırdılar. Hatta bir tanesi, akşam saatlerinde eve dönerken yanından geçen bir genci kovalayarak saldırdı. Genci tanımadığı birinin evine sığınmaya mecbur bıraktılar ve sonunda arabayla evine bırakıldılar. Bu tür olaylar ne yazık ki sıkça yaşanıyor ve sokak hayvanlarıyla yaşamanın risklerini göz önünde bulundurmalıyız. Ancak yine de hayvanları sevmek ve onlara yardımcı olmak için elimizden geleni yapmalıyız.
“Bütün bunlar yaşandıktan sonra, sabahında gidip de akşamına çete olup önümüzü kesen köpeklerin yavrularını ve annesini oradan uzaklaştırmadım. Yine sevgiyle, muhabbetle su ve yemeklerini önlerine koydum. Evimde kedi de beslemiştim. Ancak, zamanla eşleşme sürecinde inanılmaz bir koku bırakmaya başlamıştı evde. Kokuyu bir şekilde kontrol altına almaya çalışıyorduk, parfümle temizlikle uğraşıyorduk, ancak geceleri ağlamalı bağrışmalara dayanamadık. Maalesef, bu durumu tolere edemedik.
Kısırlaştırmaya karşıyım aynı zamanda. Evimde hayvan bakmak istiyorum, koku bırakmasın, çiş etme hazıyla bağırmasın diye kısırlaştırabilirim. Kısırlaştırmazsan yavruları olacak, onlara nasıl bakacağım gibi endişelerim var. Ancak, bırakırsam sokağa daha iyi olur. Doğaya hemen ayak uydururlar zaten. Çünkü avcılık ve avlanma, doğal yaşamda kendine bakabilme güdülerine sahiptir. Yırtıcı bir doğaya sahip olabilirler, ancak uysaldırlar.”
Kedileri Kısırlaştırmak doğru mu?
Hayvanları kısırlaştırmak konusundaki düşüncelerim uzun bir süre boyunca olumsuzdu. Kedime bu deneyimi yaşatmak istememek, onun annelik duygularını tatması gerektiğini düşünmem, kısırlaştırmaya karşı bir tavır almama sebep olmuştu. Ancak, kediyi bahçesi olan bir komşumuza emanet etme kararı aldık. Mama desteği sağlamaya çalıştık ve kısa bir süre sonra kedimiz yavrularını dünyaya getirdi. Ayrılık acı verici olsa da, bu kararın doğru olduğunu hissettik. Yavrularını görmek bizi sevindirdi. Balım, yani kedimizin adı, bal rengi gözleriyle unutulmazdı.
Şimdi, sokak köpekleri konusuna geçmek istiyorum. Hayvanları seven biri olarak, evimde köpek beslemeye sıcak bakmıyorum. Ancak, başıboş sokak köpeklerin etrafımızda dolaştığı ve saldırılarının önceden tahmin edilemediği gerçeği endişe verici. Bu nedenle, yırtıcı hayvanlarla aynı çatı altında yaşamak istemem anlaşılabilir. Aslanlar, ayılar ve domuzlar gibi yırtıcı hayvanların şehirlerde görünmemesi neden olmalı? Ayrıca, domuzların niçin kısıtlanmış alanlarda tutulduğu ve bu durumun doğru olup olmadığı konusundaki düşüncelerim de belirsiz.
Kedi ve kuşla oynayan köpekler konusuna da değinmek isterim. Bu tür sahneleri görenlerin bu durumu örnek almasını önermiyorum, çünkü bu normal bir davranış değil. Bu köpekler ya eğitimli ya da ilaçlarla kontrol altında tutulan hayvanlar olabilir. Doğal davranışlarına aykırı davrandıkları için bu durum normal değildir. Belediyeler tarafından kısırlaştırılmış ve ilaçlarla kontrol edilmiş hayvanlar. Bu durumda, köpeklerin etrafta amaçsızca dolaşması normal bir şey değil. Kedi kuşunun burnunun dibinden geçebilir, fakat bu durum normale uygun değildir. Köpeğin kedinin veya kuşun peşinden koşması, aslında köpeğin doğasına uygun bir davranıştır.
Yaşadığım şehirde kontrolsüz, aşılanmamış köpekler olduğunu belirtmeliyim. Bu köpekleri ayırt etmenin zorluğu, parkta veya sokakta yürürken aniden karşıma çıkabilecekleri gerçeği beni endişelendiriyor. Köpekler, yırtıcı hayvanlar olmalarına rağmen, sarhoş köpekleri hariç tutarsak, öldürülmeden, zehirlenmeden, genetik müdahale olmadan veya ilaçla kontrol edilmeden nasıl çözüme kavuşturulabilir, üzerinde düşünmemiz gereken bir konu. Köpekleri seviyorum, ancak aynı evi paylaşmak zorunda olmadığımı düşünüyorum. Parkta veya sokakta yürürken köpeklerin ani bir şekilde önüme çıkmasını, insanları ve özellikle çocukları korkutmasını ya da saldırmasını istemem. Köpeklerin insanlardan daha üstün olamayacaklarını ve onların da birer canlı olduğunu biliyorum. Ancak kaç kişinin canına kastedecekleri, kaç kişiyi yaralayacakları veya korkutarak psikolojisini bozacakları konusunda düşünmemiz gerekiyor. İnsanları suçlamak kolay değil, ancak çözüm bulmak önemlidir.
Neden sokak köpekleri sokakta olmadığını sorduğumuzda, diğer hayvanlar gibi onların da doğal yaşam alanlarında olması gerektiğini anlamalıyız. Eğer gerçekten hayvanseversek, onların da hakları olduğunu kabul etmeliyiz. Köpeklerin doğal yaşam alanları ormanlardır, insansız alanlarda yaşamalıdırlar. Fareler de hayvanlardır, onları evlerde dolaplarda veya deliklerde kovalamak yerine doğal yaşam alanlarında bırakmalıyız. Hayvan sevgisiyle bağdaştırarak, akşamları bir sivri sinek tarafından ısırıldığımızda belediyeyi ararız, ancak neden ilaçlama yapılmadığını sormayız. Sinekleri öldürmek yerine, onların da ekosistemdeki önemini anlamalıyız. Aynı şekilde, ayılar, domuzlar gibi hayvanların da doğal yaşam alanları vardır ve onlara da saygı göstermeliyiz. Ticari çıkarlar uğruna duygusal bağları kullanarak para kazanmaya çalışan grupları unutmamalıyız.
Sokak köpeklerini sevenler olabilir ve hatta doğal yaşam alanlarındaki köpeklerin şehirlerde serbestçe dolaşmalarını savunanlar da olabilir, ancak bu durumun ne anlama geldiğinin farkında olmalılar. İyi niyetli olsalar da, bu gruplar tarafından kullanılan insanlar genellikle kaybeden taraf olur, çünkü çoğu zaman bu durum onların cebine para koyar. Bu nedenle, sokak hayvanlarını sevmenin yanı sıra, hayvanların doğal yaşam alanlarına saygı göstermeli ve onlara uygun bir şekilde davranmalıyız.
Son olarak, devlet veya belediyelerin sokak hayvanları için daha etik ve etkili çözümler bulmalarını umuyorum. Bu sorun ciddi bir şekilde ele alınmalı ve kalıcı çözümler bulunmalıdır.
Saygılarımla…