İhata, bir şeyin çevreleyerek kuşatması, çevrelemesi veya kapsaması anlamına gelen bir Türkçe kelime olarak kullanılmaktadır.
İhata Cümle içinde Örnek cümleler:
- İhata duvarı, bahçeyi dış etkenlerden korur.
- Bu proje, geniş bir araştırma ihata etmektedir.
- Olayın ihata edilmesi için polis ekipleri sevk edildi.
- İhata yapmak için gereken malzemeler hazırlanmalıdır.
- Sınıf içindeki öğrencilerin her biri kendi dünyasını ihata eder.
- Bir kenti ihata eden duvarların kalıntıları hala görülebilmektedir.
- Öğrencilerin başarılı olabilmesi için, öğrenme ortamının geniş bir alanı ihata etmesi gerekmektedir.
- Çalışmanın amacı, sorunu daha iyi ihata etmek ve çözüme ulaşmaktır.
- Yapılan araştırmalar, ağaç köklerinin geniş bir alanı ihata edebileceğini göstermektedir.
- İnsanlar, yaşadıkları ortamı ve çevreyi ihata ederek anlamlandırırlar.
- Kapsamlı bir strateji, tüm olası senaryoları ihata etmelidir.
- Ekip, işi baştan sona ihata edecek şekilde organize edildi.
- Önlemlerin ihata edilmesi, önemli bir güvenlik önlemidir.
- Projede, tüm farklı faktörler ihata edildi ve analiz edildi.
- Mimarlar, binaların işlevsel ihtiyaçlarını ihata edecek şekilde tasarım yaparlar.
- Bir topluluğun tarihini ihata eden müze, ziyaretçilere tarihi bir bakış açısı sunar.
- Araştırmacılar, konuyu mümkün olan en geniş kapsamda ihata etmek için farklı yöntemler kullanırlar.
- İhata edilmiş bir alan, herhangi bir yasal işlemde koruma sağlar.
Eş anlamlıları: kuşatma, çevreleme, kapsama, sınırlandırma
Kökeni: Farsça “hāte” kelimesinden Türkçeleşmiştir.
Karşıtı: Açıklık, sınırsızlık
Zıt anlamlısı: İçinden geçme, içinden çıkma
İngilizcesi: Enclosure, encompassing