Doğanın gücü karşısında yenik düşmemek için yapıların depreme dayanıklı şekilde tasarlanması hayati önem taşır. İşte sismik yükleri hesaba katan, büyük depremlere karşı sağlam durabilen 5 büyük yapı örneği.
Depremler, insan yapısı yapıların en büyük düşmanlarından biridir. 6 Şubat tarihinde Türkiye’de yaşanan deprem de bunun bir kanıtıdır. Bu nedenle, özellikle yüksek binaların tasarımı sırasında sismik yükler dikkate alınması gerekmektedir.
Bu yazıda, dünya genelinde depreme karşı dayanıklı olarak tasarlanmış 5 mühendislik harikası binaya odaklanacağız. Türkiye’den de bir örnek yer alıyor.
Böylece doğanın gücüne karşı insanların sağlam durabilmesi için yapıların nasıl tasarlandığını öğrenebilirsiniz.
Sabiha Gökçen Uluslararası Havalimanı
Sabiha Gökçen Uluslararası Havalimanı, İstanbul ve çevre illere hizmet veren önemli bir yapıdır ve aynı zamanda dünyanın en sağlam yapılarından biridir.
İstanbul’un Kuzey Anadolu Fayı yakınında yer alan havalimanı, mühendislik firması Ove Arup tarafından 8.0 Mw’ye kadar olan depremlere dayanabilecek şekilde tasarlanmıştır.
300 temel izolatör sistemi ile donatılan havalimanı, sismik yükleri yüzde 80 oranında azaltabilir.
Terminal binası, zeminde izole edilmiş bir platform üzerinde yükselir. Bu sayede yer hareketleri, binayı neredeyse hiç etkilemez.
Bu yazıda yer alan ilk örnek Sabiha Gökçen Uluslararası Havalimanı, deprem dayanıklılığı açısından özel bir yere sahiptir ve sismik yükleri en aza indirebilecek teknolojilerle donatılmıştır.
Transamerica Pyramid
Transamerica Piramidi, Kaliforniya’nın San Francisco şehrinde, San Andreas ve Hayward fay hatlarının yakınında bulunan ikonik bir yapıdır.
1970’lerde inşa edilen bu yapı, 1989’daki 6.9 büyüklüğündeki Loma Prieta depreminde, üst katının neredeyse 30 cm yanlara doğru 1 dakikadan fazla sallanmasına rağmen, hiçbir hasar almadan ayakta kaldı.
Bu dayanıklılık başarısı, 1.5 metre derinliğindeki çelik ve beton temelin, sismik yüklerle hareket etmesi şeklinde tasarlanmasından kaynaklanır.
Dikey ve yatay yükler, 45. kata kadar uzanan iç çerçeveler ve birinci kattan yukarısındaki benzersiz makas sistemi tarafından desteklenir.
Bu karmaşık yapısal sistemler, binayı burulma hareketlerine karşı dayanıklı hale getirir ve büyük yatay kesme kuvvetlerinin emilmesini sağlar.
Transamerica Piramidi, sismik etkilere karşı dayanıklılığı ile dikkat çeken bir yapıdır ve özel tasarımı sayesinde depremlere karşı güçlü bir direnç sergiler.
Burj Khalifa
Dünyanın en yüksek binası olan Burj Khalifa, sadece bir gökdelen değil, aynı zamanda bir mühendislik harikasıdır. Yapı, mekanik zeminlerden oluşan ve duvarları çevre kolonlara bağlayan bir sistem kullanır.
Bu sayede, çevre kolonları yapının yanal direncini destekleyebilir, dikeylikleri ise yer çekimi yüklerinin taşınmasına yardımcı olur.
Taipei 101
Taipei 101, dünyanın en etkileyici süper yüksek gökdelenlerinden biridir ve büyük bir ayarlı kütle sönümleyici (TMD) sistemine sahiptir.
TMD, rüzgar ve depremler gibi büyük geçici yüklere karşı koyarak kuleyi sallanmaktan koruyan dev bir metal top ile çalışır. Hidrolik amortisör kolları ve tampon sistemleri ile desteklenen TMD, bir otomobilin amortisörü gibi işlev görür.
Kuleye büyük kuvvetler etkilediğinde, TMD’nin dev topu ters yönde sallanarak kuleyi dengede tutar ve kuvvet etkisini en aza indirir.
Philippine Arena
Philippine Arena, dünyanın en büyük kubbeli arenasıdır ve depreme dayanıklı bir yapı olarak dikkat çekmektedir.
Populous ve Buro Happold mimarlık firmaları tarafından tasarlanan bu devasa yapı, 55 bin kişilik oturma kapasitesine sahiptir ve 27 Temmuz 2014’te tamamlanmıştır.
Filipinler, aktif deprem fay hatları zinciri olan Pasifik Ateş Çemberi’nde yer almaktadır ve ülkede 8,2 Mw büyüklüğüne kadar depremler yaşanabilmektedir.
Philippine Arena, depreme karşı dayanıklı bir şekilde inşa edilmiştir ve 170 metre genişliğindeki kubbeli stadyum çatısı, şiddetli fırtınalara bile dayanacak şekilde tasarlanmıştır.
Ana yapı, taban ve temel sisteminden izole edilmiştir ve bu sistemdeki boşluklar, esnek bir malzeme olan kurşun kauçuk yatakları (LRB) kullanılarak oluşturulmuştur.
Bu sayede, deprem sırasında ana yapı sabit kalırken, taban ve temel sistemi depremin şiddetine bağlı olarak serbestçe hareket edebilmektedir.
Bu yazıyı seo uyumlu hale getirerek yeniden yazın.