Samsun’dan Rize’ye çalışmaya gelen Mehmet, hayatını karartan bir hastalıkla boğuşuyordu. Gözleri bir gün ansızın kararmış, artık hiçbir şey göremez olmuştu. Ancak Mehmet, bu durumu kabullenmek yerine hayata küsmemeyi tercih etti. Çalışarak, kendine yeni bir hayat kurmaya karar verdi.
Bir gün çalışırken, Mehmet’in yolu Çayeli’ndeki bir çiftliğe düştü. Çiftlik sahibi, Mehmet’i evine aldı ve ona iş verdi. Mehmet, çiftlikteki işlerde gözünün görmemesine rağmen oldukça başarılıydı. Çok kısa sürede çiftliğin en değerli işçisi haline geldi.
Ancak Mehmet’in kalbinde bir aşk vardı. Çiftliğin yakınında oturan çirkinler çirkini bir kıza aşık olmuştu. Her ne kadar çevresindekiler bu kızı çirkin olarak nitelendirse de Mehmet için o, dünyanın en güzel kızıydı. Mehmet, her fırsatta kızı görmek için bahaneler uyduruyor, onunla konuşmak için çiftliği terk ediyordu. Kız da Mehmet’e aşıktı, ancak ailesi onların birbirleriyle görüşmesine asla izin vermiyordu.
Bir gün Mehmet, kızla kaçmaya karar verdi. Güzeller güzeli kızla evlenmek istiyordu ve artık ailesinin engellemelerine katlanamıyordu. İlk denemelerinde yakalanmadılar, ancak sonrasında kızın ailesi onların peşine düştü. Kör olduğu için Mehmet, kızla fazla uzaklaşamadan yakalandılar. Bu durum defalarca tekrarlandı, ancak her seferinde başarısız oldular.
Kızın babası sonunda Mehmet’e bir şans vermeye karar verdi. “Tamam evleneceksiniz ama bi şartla,” dedi. “Bahçedeki incir ve ceviz ağacını göstersin. İncir ağacına çıkıp ceviz topla ve bana getir, kızı sana vereceğim.”
Mehmet, aşkı için bu zorlu görevi yerine getirmeye karar verdi. Ancak bahçedeki incir ve ceviz ağacı aralık ayında dalları kupkuru haldeydi. Kör Mehmet ömrü hayatında hiç bir ağaca çıkmamıştı. Bir hal edip incir ağacına tırmanmaya çalıştı ve bir kaç dala basarak ağacın yarısına varmıştı. Ağacın kupkuru olduğunu farketti ve Mehmet bu durumda ne yapacağını bilemez haldeyken, Üzüntüyle aşağıya inmeyi de istemiyordu. Çok çaresizdi. Eli boş Ceviz toplamadan incir ağacından inerse kızı alamayacaktı. Bir karga dalın üzerinde ağcında ceviz ile belirir. Karga, dalın üzerindeki Mehmet’e yaklaşır ve ağzındaki cevizi dalın üzerinde eline yakın yere bırakır. Tutunmaya çalışırken cevizi eli değince sıkıca avucuna alır.
Kör Mehmet, kızın babasının verdiği şansı büyük bir hevesle yerine getirdiğini düşünür ve mutluluktan gözlerinden yaş gelir. Bu mutluluğu ile hızlıca ağaçtan inmeye çalışır.
Ancak sevinçle ağaçtan inmeye çalışırken, incir ağacının dalı kırılır ve Mehmet yere düşer. Kör Mehmet’in düşüşü, ailesini ve kızın ailesini büyük bir korkuya sokar. Ancak Mehmet, düştüğü yerden güzeller güzeli kızın sesini duyar ve ona doğru ilerler. Kör olmasına rağmen, kızın güzelliği onu derinden etkiler.
Mehmet, kızın yanına varır ve ona aşkını itiraf eder. Kız da aynı şekilde hissetmektedir ve ikisi sarılırlar bir birine. Ancak Kör mehmet düşmenin etkisinden olacakki gözleri ağrılar içindedir ama canını içine çekmektedir.
Birbirlerine olan sevgileri için her şeyi göze alan bu iki aşık, sonunda kızın ailesinin gölgesinde evleneceklerdi. Ancak, kısa süre sonra Mehmet’in gözleri açılır ve güzeller güzeli kızı aslında çirkinler çirkini kızı, aşkını dünya gözleriyle görünce kalbi bu sevgiye aşka dayanamayıp oracıkta hayatını kaybeder.
Bu iki aşığın aşkı, Samsun’dan Rize’ye kadar dilden dile dolaşır. Kör Mehmet’in aşkı ve fedakarlığı halk arasında örnek alınır ve hikayesi yüzyıllar boyunca anlatılmaya devam eder.